Şimşek: Gerekirse likiditeyi çekmek için borçlanırız
Birol BOZKURT
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Hesap Uzmanları Vakfı (HUV) tarafından İstanbul’da bir otelde düzenlenen “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” başlıklı panele katılarak konuşma yaptı.
Ekonomi yönetimi olarak uyguladıkları programının özünün dezanflasyon programı olduğunu söyleyen Mehmet Şimşek, “Bizim programımız özünde bir fiyat istikrarını sağlamaya yönelik bir program. Mali disiplin bunu destekleyici nitelikte olacak. Fiyat istikrarı bizim için olmazsa olmaz. Yani gerçekten makro finansal istikrar ve öngörülebilirliğin en önemli bileşeni fiyat istikrarıdır” dedi.
“Kur oynaklığında ciddi bir düşüş var”
Kaynakların etkin bir şekilde verimli alanlara toplumsal refah için tahsisi fiyat istikrarını gerektirdiğini söyleyen Şimşek, “Uzun vadeli finansmana erişim eminim buradaki iş insanlarının en önemli gündemi. Sürdürülebilir yüksek büyüme hepimizin gündemi. Ama daha önemlisi daha adil bir gelir dağılımı. Çünkü enflasyon en kötü vergileme yöntemidir. Dolayısıyla bizim daha adil bir gelir dağılımı açısından da toplumsal barış ve refah açısından da fiyat istikrarı çok önemli.
Onun için Türkiye’nin en büyük önceliği ve şu anda tek önceliği var, o da fiyat istikrarı” diye konuştu. Seçici kredi sıkılaştırmasında ciddi bir sıkılaşma olduğunun altını çizen Bakan Şimşek, “Miktarsal sıkılaştırmada da çok ciddi bir çaba var. Şunun altını çizmek istiyorum Merkez Banka’mız ihtiyaç duyarsa biz Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak gerektiğinde ihtiyacımızın da ötesinde likiditeyi çekmek için borçlanacağız. Biz dönem dönem yaparız çünkü.
Maliye politikasını buradaki işlevselliği esas itibariyle fiyat istikrarını sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaktır. Bütün politikaların bir maliyeti var. Fazla likiditenin piyasadan çekilmesi konusunda biz merkez bankamızda yakın çalışacağız. Ne gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı. Enflasyonu düşüre rek fiyat istikrarının nasıl sağlanacağını anlatan Mehmet Şimşek, şu ifadeleri kullandı; “Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz öyle bir çabamız yok.
Şu anda biz dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz. Evet, başlangıçta baz etkisi nedeniyle hızlı bir şekilde enflasyon inecek. Eylülde inanıyorum ki Merkez Banka’mızın sunduğu perspektife göre enflasyonda yüzde 40’lı rakamları görebiliriz. Merkez Banka’mız ne gerekiyorsa yapıyor, çok iyi bir ekip var, konvansiyonel yani geleneksel para politikası anlamında ne gerekirse yapıyor ve sonuç alacağımıza inanıyorum. Türkiye’nin risk priminde azalış var. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 53 düşüş, Türkiye’de 400 puan düşüş var. Ortada çok net piyasa güveni konusunda yansıma var.
Türkiye’nin getiri farkı gelişmekte olan ülkelere göre düştü. Çok ciddi bir şekilde iyileşme var. Kur oynaklığında ciddi bir düşüş var. Kredi derecelendirme kuruluşu bunu görmeye başladı. Piyasa fiyatlamalarını ben değerli görüyorum. Tüm bu kazanımların geçici olmaması için bizim yapısal dönüşüme ihtiyacımız var.
“Swap hariç net rezervler pozitife dönecek”
Dış finansmana erişimde sorun büyük oranda çözülmüş durumda olduğunu söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Önce işte bu program yok dediler. Sonra programın olduğu ortaya çıktı.
Bu programa kimse güvenmez dediler. Programa güven olduğu ortaya çıktı. Buraya para gelmez dediler. Son bir buçuk ayda 60 milyar dolardan fazla bir merkez bankasına kaynak aktı. Şimdi de geride bir tane argüman kaldı efendim işte bu sıcak para o carry trade işte yüksek faiz vesaire. Tabii bütün bu eleştirileri biz saygıyla karşılıyoruz. Biz kur korumalı mevduattan çıkacağız. Çıkış biraz zaman alabilir ama çok iyi bir yoldayız.
Türk lirası mevduatlardaki artış oransal olarak çok iyi noktada, ön gördüğümüzden daha iyi gidiyor. Şöyle açık söyleyeyim, hem fon akışında hem KKM’den çıkış hem rezerv birikiminden yani bu tür bütün göstergelerden ilk gün başladığımızda daha ideal. Bu seviyeler ön gördüğümüzden daha etkin. Merkez bankasının rezervleri çok büyük ihtimalle yakında swap hariç pozitif rezerv noktasında olacağız” dedi.
“Enflasyon bir ülke için çok büyük bir sınama”
Açılıştan sonra Bilkent Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kara’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” panelinde, Polonya eski Başbakanı ve Merkez Bankası eski başkanı Prof. Dr. Marek M. Belka ile Macaristan Merkez Bankası eski başkanı András Simor görüş ve tecrübelerini paylaştı. Her iki ülkenin Merkez Bankaları eski başkanları kendi ülkelerindeki tecrübeleri anlatarak, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesini yorumladı.
Burada konuşan Belka, Polonya’nın 1980’lerde yüksek enflasyonla mücadele sürecini anımsatarak, pozitif ve reel faiz oranlarının kısa dönemde değil, uzun dönemde olması gerektiğini söyledi. Belka, “Güvenilir bir merkez bankanız varsa bu enflasyonun bedeli daha az olur” dedi. Simor da Türkiye’de ekonominin geliştiğini ve ülkenin daha zenginleşmesini izlemenin çok güzel olduğunu dile getirdi. Simor, “Tabii ki, her zaman sınamalar olacak.
Enflasyon da çok büyük bir sınama. Burada Macaristan hakkında konuşmadan önce öncelikle sürdürülebilir dezenflasyon politikalarından bahsedelim. İlki herkesin hedef ve neye ulaşmak istiyoruz konusunda hemfikir olması gerekiyor. Hem merkez bankası hem de yetkililer arasında bu hedef hakkında bir hemfikir olunması gerekiyor.” diye konuştu. Simor, enflasyonun ve enflasyonla mücadelenin çok uzun vadeli bir olay olduğunu da sözlerine ekledi.
’60 milyar $’lık Türkiye’ye taahhüt edilmiş bir kaynak var’
Bankaların son birkaç aydır dünya sermaye piyasalarından devşirdiği kaynağın 4 milyar doların üzerinde olduğuna dikkat çeken Bakan Mehmet Şimşek, “Bunun daha da artması ihtimalini yüksek görüyoruz. Yani bankalarımız uzun vadeli kaynağı şimdi küresel piyasalardan devşirebiliyor. Yani hepsi carry trade değil, sıcak para değil.
Bizim çok taraflı küresel bankalardan edindiğimiz çok ciddi kaynak var ve önümüzdeki 3 yılda Dünya Bankası gibi ona benzer bankalardan en az 60 milyar dolarlık şu an itibariyle Türkiye’ye taahhüt edilmiş kaynak var. Yani birlikte oturup bir şekilde bir programa bağladığımız bir kaynak var. Dolayısıyla bu kaynağa carry trade diyemezsiniz, bu kaynağa sıcak para diyemezsiniz. Bu kaynak uzun vadeli ve küresel piyasalardan edinilecek kaynağa göre oldukça da uygun maliyetli. Genelde 100 ile 140 baz puan ilgili referans faizin üzerinde olan kaynaktan bahsediyoruz” diye konuştu.